17 Nisan 2014 Perşembe

hiç kuşu

hiç kuşu'nun ilk mektubu geldi

KALBİME KONAN HİÇ KUŞU

                Bir kitap nasıl okunur? Herkesin kendine göre yöntemleri vardır elbet. Yatıp yuvarlanarak yatakta, oturarak ciddiyetle masada. Bunlar şekiller. Şekillerin dışına çıkarsak eğer, bir kitabı göz okur, beyin anlar diyebilir miyiz? Düz mantıkla evet. Ama öyle kitaplar vardır ki, kalbinizle okutur kendini size. Sezgilerinizi harekete geçirir, algılarınızın sınırlarını zorlar. Bu o kitabı yazan yazarın maharetidir doğal olarak. Yeni çıkan Yıldız İlhan’ın Hiç Kuşu adlı öykü kitabından söz edeceğim. Bu yüzden bu yazının girişi böyle olmalıydı.       
                Kitabın adını göz önünde tuttuğumuzda yukarda ne demek istediğim az çok anlaşılıyordur tahminim. Yıldız İlhan, sözcüklerin düz anlamlarını alt üst ederek okuru kendi sezgilerine teslim ederek bulduruyor manayı.  Sözcükler yüklendikleri anlamlarla ağırlaşırken dil yoğunlaşıyor, sıcak bir lav gibi yakıyor içinizi zaman zaman. Her öyküyü okuyup bitirdikten sonra bir nefes alma, durup dinleme ihtiyacı duyuyorsunuz. Özellikle dinleme dedim çünkü aynı zamanda dinlemek gerekiyor Hiç Kuşu’nu. Kitaptaki öykülerin kahramanları hep kenarda, hep kıyıda ama bir yandan yaşamın taa içinde hatta dibinde. O kahramanların hikâyeleri var dinlenecek, o hikâyelere tanıklık eden her şeyi de dinlemek gerek bir yandan da. Yıldız İlhan hikâyelerinde kullandığı nesnelere de ses veren bir yazar. Hiç Kuşu konuşur, savrulan sözcüklerin gergin ipindeyim, der. Sonra sokak. Hep kaybetmişlerin yurdu oldum, der örneğin onları kucaklayarak. Yaşadığımız ya da geçtiğimiz sokağı dinlemek isteriz biz de, içimizde hissetmek.  Kitabın son öyküsünde her şey herkes konuşur. Kedi, ev, durak, yüzük, denizin üstündeki duba, ada... Hikâyeye tanıklığı olan her şey.  Tabi onları duymak için kulaktan fazlasına ihtiyaç var.
                Kanat çırpışlarını duyuyor musunuz? Ömür dedikleri yalan kuşu, Hiç Kuşuna dönüşüp uçuyor uçuyor, sayfa sayfa, sözcük sözcük kalbimize konuyor ve ordan okutuyor kendini. Hayattan topladığı hikâyeleri yine hayata savuruyor tüy tüy.
                Raflarda okunacak bir dünya kitap var. Bu kitabın farkı ne diye sorarsınız eğer, okuyun bitirdikten sonra kalbinizin üstüne dayayıp dinleyin, derim.

                                                                                                              nermin gürbüz

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder