İşte bir hafta daha uçup gitti yaşamımızdan. Neler yaptım-iyi olanlarından söz ediyorum- sorumluluk ve hesabından nasıl kurtulacağız biz. Şöyle yalnızca yemek, içmek, güneş, müzik ne zaman yetecek? Neyse sızlanmak için oturulmaz yazıya değil mi? Kitaplar aldım dün kendime. Şimdi kitabın adına dikkat, sıkıysa alma dedirtmiyor mu? 'Bir deliler evinin yalan yanlış anlatılan kısa tarihi' Ayfer Tunç'tan. Sonra Cioran'dan 'Çürümenin Kitabı'. Ayşegül Devecioğlu ihmal ettiklerimdendi bir süredir. İki kitabıyla teşrif etti evime:Kuş Diline Öykünen ve Ağlayan Dağ Susan Nehir. Bundan iyisi,..?
Bugün yine bir pazar ikilemi içimde, dışarıda güneş, deniz kıyısı belki bir kaç kare fotoğraf, cam bardakda gezgin çay, gazetelerin pazar ekleri. İçeride; okunacaklar, düzenlenecek çalışmalar, düzeltilecek yazılar, daha da içeride yazıya akmayı bekleyen öyküler.
Alışveriş, yemek, çamaşır, ev düzeni. Komik görünümlü gereklilikler.
Koca bir yaşamın esnekliğinde, tuhaf bir sıkışıklık.
Tıkanmaya beş var da öteleyip duruyorum.
Neyse, bu lafı da sever oldum, hala çoktan seçmeli seçeneklerimiz varsa, iyiyiz demektir.
Değil mi?
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder