Salı sallanır elbet, hele bir gece önce doğum günü kutlamışsan. Onca armağan, telefon, ve sevgi selinden sonra. Bin yıllık ömrüne yeni bir moral katmıştır dostların, ne güzel. Pastanın enşıksadebilezzetlisi de büyük ikramiyesi işin.
Salı sallanmayı biraz durdurur bir arkadaş telefonuyla, elinde börek ve fırın sütlaçla gelmiştir Olcay. Çaylar demli sohbet koyu. 35 yıldır bitmeyen söz bugün mü bitecek.
Birlikte yürünür Kemeraltı'na doğru. Öyle sıcaktır ki İzmir, salı tekrar sallanmaya mı başlar ne? Boncukçularda değişim gözden geçirilirken - Ege boncuk ikiye bölünmüştür- bu işi akla düşüren güzel anımsanır ve gülümsenir. Bit ve papağan. Hay bin kunduz diyesi gelir salıyı yaşayanın.
Kazanılamayan ama kazanılması umulan adına biraz daha yatırım yapılır, ufak ama. Sonrası birşeyler içmek için esintili yer arama derdidir. Lokal gelir akla, çıkılır derhal. Güneştir hala ve denize sırt verilip Kadifekale burçlarına doğru yudumlanır ilk biralar. Sıcaktır, kesmez. Rakı söylenir bir duble, bol buz bir de. Sohbet uzadıkça karşıdaki camdan görülür kızıl güneş, batmaktadır onlardan habersiz ama yer değiştirilmez,üşenilir.
Sonra kalkılır vakitlice, eve yürünür Kordon'dan, ışıl ışıldır İzmir ve insanları. Salıyı yaşayanın gözleri binlerce kare hapseder gözlerinde, belki bir anlatıma belki bir yazıya katmak için.
Evde bamya pişirilir, niyeyse bu saatte. Konuşulur bir kaç dostla ve yazılır bloğa bu satırlar, niyeyse?
Yine unuttum, yine unuttum!
YanıtlaSilBenden bi bok olmaz. uffffsuçluluk ve şaşkınlık ve hüzün içinde yalpalıyorum poyraza karşı.
(Hadi Deniz yapmaa, şimdi çok geç saat, arasan olmaz uyumuştur, beni nasıl bağışlar acaba?)