17 Ocak 2011 Pazartesi

Cinderfella

Sinemayı ihmal ettim son günlerde. Biraz da sakin ve bildiğim sularda yüzmekti istediğim. Eski filmlerin, eski tadından beslenmek. Belki anı tazelemek, belki sakinleştirmek içimi.
Komedinin keyfi çocukluğumda kalmış gibi gelir bana. Belki de çok ve güzel gülmeyi hayatımızdan çıkardığımızdan epeydir. Bunları konuşurken Umut'la, Jerry Leviss geliverdi aklıma. Ne çok güldürürdü bizi. Ama hatırlamadı oğlum, nedense filmlerinin tv lerde de hiç oynamadığını ya da benim rastlamadığımı anmsayıverdim.
Neyse sızlanmaya gerek yok, Umut sayesinde edindiğim filmi izledim akşam.
Cinderfella, Cirderella'dan yola çıkıyor. Bu kez kahramanımız Jerry'nin oynadığı fella karakteri. Cinderella'nın erkeği yani. Burada peri anne yerine peri baba var. Zaten peri baba ilk masalın da kahramanı olduğunu ama feminist kadın yazarlar yüzünden tarihteki yerinin unutturulduğunu iddia ediyor.
Bu masal yüzünden evli tüm erkeklerin acı çektiğini de. Diyor ki bir tane beyaz atlı prens vardı, o da Cinderella'yla evlendi. Ama diğer tüm kadınlar prensi beklemeyi sürdürdü. Bu yüzden çoğunun evde kaldığını, evlenenlerin de kocalarını prens olmamakla itham edip kendilerinin ah kimlere kimlere layık olduğu dırdırıyla herifleri canlarından bezdirdiğini...
Ancak bu kez masal tersine dönecektir. Bir prenses yakışıklı, zengin, zeki olmayan bir adamla evlenecektir ki tüm erkekler; bak  prenses böyle bir adamla evlendi, benim neyim eksik diye karılarından rövanşı alabilecektir.
Konu ilginç, ütopik, masalsı...
Zaten kadınların lafı da hazır- sen de onun gibisin işte, çirkin, fakir, aptal- mıdır?
Orasını da geçelim.
Çocukluğumdaki gibi gülemedim, sorun bu!

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder