aileye üç yeni bebek katıldı geçtiğimiz yıl.
henüz ilk aylarını sürüyorlar bugünlerde.
sevilen, çok sevindiren, yüzüne bakılmaya doyulmayan güzellikler.
bu günden epeyce önce, böyle bir dünyaya çocuk getirmenin yalanlığı söylemi ilk dillenmeye başladığında ürkmüştüm biraz.
hani avrupa ülkelerindeki gibi, nüfus azalması olur, toplum iyice yaşlanır falan değildi derdim.
insanlar kendilerini nasıl olur da bu hayatı temize çeken güzelliklerden uzaklaştırırlar diye.
dünyanın hali kurulduğu zamandan beri böyleydi. yokluklar, kıtlıklar, savaşlar, zulümler her çağda , her coğrafyada süregelmişti diyordum.
sonuçta insan dediğin yaşadığı çağa tanıklık ediyor, öncesi tarih, öncesi kazananın kurgusu.
bebeklerin bağdat'da, hiroşima'da, vietnam'da, çernobil'de, maraş'da..... karşı karşıya kaldıklarından, en az üç adet ısmarlanıp yarınların eli silahlı, ağzı dini sözcüklerin arkasındaki vahşetten köpürmüş militanlara dönüştürülme hayalinden, bir ev ötemde bile nelere maruz kalabilecekleri korkumdan, böyle bir coğrafyada açlıktan ölmüş bebek haberlerinden yorgunum.
kapitalizmin (tüm belasından öte) bebekler üzerindeki acımasız vandallığından,
artık çok korkuyorum!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder