2 Ocak 2010 Cumartesi

FALLARLA GÜLÜMSEYEN ikibinon


İkibinon'u yazıyla yazmak bolibon etkisi yarattı birden. Üçyüzaltmışbeş gün, sekizbinyediyüzaltmış saat, bilmemnekadar dakika, saniye ve salise yalanacak kocaman hayırsız bir çomaklı şeker daha işte.

Bünyeye zararı baştan belli, bitirilmesi bazılarınca yazıya kalmış, düzyazı, şiir? :))bazılarınca tesadüfe.

Onca umut, mutluluk, sağlık, para dileğinden sonra üçbeş kişinin ne yapayım şimdi diye karnına ağrılar sokan lotarya parası, ezici çoğunlukta başka bir şaşkınlık.

Yeni yılın ilk günü lodos, fırtına. Televizyon kanal-izasyonları. Trafik kazaları. Trajik olayları. Kirli siyaset. Açlık sınırı. Açılım açmazı. Dünyayı saran pis hikaye.

Dolapta bir gün öncenin sarmısak kokulu artık mezeleri. Dilde sarhoşluğun kekremsi tadı. Ucuz olsun, ama olsun, ne olursa olsunun, buruşuk hediye ambalajları.

Yeni bir yıl. İkibinon!

Baktırdığım kahve fallarının telvesinde, neler neler sunan. Bir büyük halı dokuyucakmışım adeta ipekten, arkasında büyük hayırlar, paralar geliyormuş sıkıntıları çözen, aşk desen yanıbaşımdaymış da yüz vermiyormuşum, gelin çıkıyormuş evden. Kapılar açılıyormuş resmi yerden.

Hadi ordan dedirten kocaman bonibon.

Bir yıl boyunca yalanacak hayırsız çomaklı şeker, etkin madde asitten.


Hadi boşverelim, o geceden kalan, hala zihnimde süren sözlerle bitsin bu yazı da.


"ve arkasında güneş doğmayacak büyük kapıdan

geçince başlayacak bitmeyen sükunlu gece

gruba karşı o son bahçelerde keyfince...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder