26 Nisan 2010 Pazartesi

KAPADOKYA TEFRİKALARI- İLKLER


İlklerin ülkesini anımsadım yeniden.

Kentimde usul avare, etkinliklerden aile ve dost meclislerine koşuşturup dururken, yüreğimi öyküden şiire, ellerimi camaltı şahmerandan maska sokup çıkarırken, Olcay'ın muhteşem önerisine uyarak (iyi ki) tur tur turlamaya çıktım.

Ki benim için bir ilkti.


Yeryüzünde kayda geçmiş yapılamaz olası ilk savaşın, bulunamaz olası ilk paranın, iyi ki keşfedilmiş ilk şarabın, dünyalar durdukça kalası ilk tiyatronun öykülerinde gezindim.


Afyonu patlamamış bünyenin 07.15 de otobüste yerini alması da bir ilk.


Kula'da ilk mola. Filiz'in simit, zeytin ve peynirleri, Olcay'ın börekleri, Yeşim'in kahkahaları. Sırtımızı ısıtan parlak güneş, içimizi ısıtan tazecik çay, tellendiriliveren iki sigara. Rehberimiz Nilay hanımın daha sonra sıkça duyacağımız " tekerlek dönüyor " adlı uyarısı.


Uşak'tan geçiyoruz. Çağatay türkçesinde oğul anlamına geliyormuş. Karadenizlilerin de sıkça kullandığı gibi.Lidya Kralı Kreizos (Karun) öyle zengin işte, Solon'a soruyor mutluluk nedir diye. Sanırım, sanıyor ki zenginlik, para falan diyecek. Mutluluk ölüm haline girdiğinde belli olur diyor Solon. Gel zaman git zaman Pers kralına fena yeniliyor Karun. Yakıldığı anda Solon diye bağırıyor. Rehberimiz böyle anlatıyor. Ben de şu sonucu çıkarıyorum nacizane, demek ki neymiş, huzurmuş mutluluk, hayatın değerini bilerek yaşamakmış. Öyle çok para falan istememekmiş.


E, biz çok para istedik mi hayatta? Yoo!

Peki mutlu muyuz? Ne bileyim, ölürken öğreniriz belki. Ama gözümün önünden film şeridi gibi geçerken hayatım, "Solon!" diye bağırmayacağım kesin.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder