16 Ağustos 2013 Cuma

yaylalar yaylalar

Çaykara üzerinden, Uzundere'nin yanı başından yol alıyoruz, Uzungöl'e doğru. İlk hedefimiz arasında Lostra ve Karaster yaylaları var. 2200 m. lik bu yüksekliğe minibüslerle çıkıyoruz, yol facia. Dar, çok virajlı, dik.
Sürücümüz Doktor (minübüsünde doğum yaptırmış yıllar önce, adı bu yüzden doktor, arkadaşları, ha bunden olsa olsa ebe olir da, önemsatiyar genduni, diyorlar) yola bile bakmıyor neredeyse.Dönüp bize laf yetiştiriyor. Hikayeler anlatıyor. Devrimciymiş, başı çok derde girmiş falan.
Bizi de toptan geziye çıkmış GEZİCİLER sanıyor olmalı. Maskaralığın bini bir para, arabanın içi çığlığa kahkaha ekleyenlerle dolu.
 1600-2000 metreye kadar ağaç yoğunluğu var. Köknar, ladin, iğne yapraklılar. Yabancılar burayı görünce pek şaşırıyorlardır sanırım, her biri bir noel ağacı.
Daha yükseklere çıkınca bitki örtüsü çayır, çimen, çiçek.
Yöre halkı çelik damlı evler yapmış kar tutmasın diye. Dile kolay yılın en az 250 günü yağış alıyor buraları. Yazdan hayvanları için ot kesip kurutuyorlar.
Bu teller inekler düşmesin diye. İnatçıdır derler ya Karadenizliler için, onlar bu yamaçlarda ayakta durmak için bile inat etmek zorunda olduklarından sanırım.
Bu bahçelerde kertenkele bile baston kullanır diyor, yörenin yaşlıları.
Yayla evinde çay, süt ikramı. Süt içmeye cesaret edemedim, gerçeğini yıllardır görmemiş bünye şaşırmasın diye. Ama çayın tadı hala damağımda.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder